Sayfalar

26 Eylül 2014 Cuma

Alıntı Yazılar: Kalıcı ve kârlı bir şirket olmanın 7 kuralı

Fatoş Karahasan, Milliyet, 05.08.2013

1998’den beri düzenli olarak hazırlanan Capital 500 raporlarının, 16.sı, Ağustos başında yayınlandı. 2013 sonuçları, bugüne kadar bin 450 kuruluşun ülkemizin en büyük 500 şirketi arasına girdiğini, ancak bu şirketlerden 950’sinin listede tutunamadığını ortaya koyuyor. İlk 500 sıralamasında yer alan kuruluşların sadece yüzde 4.5’inin büyükler liginde kalıcı olması ülkemizin rekabetçilik açısından gidecek çok yolu olduğunun bir göstergesi. Her yıl kesintisiz olarak listeye girmeyi başaran sadece 65 şirketimiz var. Aralarında Arçelik, Ayyıldız, Anadolu Efes ve Vakko’nun olduğu bu şirketlerin sürdürülebilir başarısına baktığımzda, 7 ortak özellik görmek mümkün:

1-Büyük ölçek: Ülkemizdeki kuruluşların çoğu, ortaklıklarla gelişmeyi ve bilimsel yatırım planları yapmayı başaramıyor. Büyük ölçekli şirketler, sürdürülebilir büyümeyi diğerlerine göre daha kolay yakalıyor. “Küçük de olsa, benim olsun”, düşüncesiyle hareket eden şirket sahipleri içe kapanıyor ve ölçek ekonomisinin rekabet ortamında güçsüz kalıyorlar. Devler liginin ilk sıralarında yüksek olan “kalıcılık” oranı, aşağı sıralara inildikçe azalıyor.

2-Profesyonel yönetim kadrosu: Pek çok aile şirketi, zaman geçtikçe modern yönetim sistemlerine geçmekte zorlanıyor. Bunun sonucunda, yetenekli elemanların şirket bünyesine kazandırılması güçleşiyor. Çalışanlarına mutlu olacakları ve kendilerini geliştirme imkanı sunan şirketlerin başarı grafiği ise tutarlı bir biçimde yükseliyor.

3-Ürün kalitesinden taviz vermemek: Markalaşmak ve kalıcı başarı elde edebilmek için ürün ve hizmetlerin kalitesinden asla taviz vermemek gerekiyor. Karlılığı artırmak için yapılan tasarruflar veya süreçlerdeki hatalar kaliteyi düşürüyor. Bu da müşterilerde hayal kırıklığına ve güven kaybına neden oluyor.

4-Markaya yatırım yapmak: Ürünler şirketlere, markalar tüketicilere aittir. Markalaşma yolculuğunun temelinde daima tüketicilerin beklentileri, arzuları ve hayalleri olmalıdır. Atılan her adımda, onların ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır. Tüketiciler markaları insanlar olarak algılarlar. Bu yüzden, ilişki kurabildikleri, yakın, sıcak ve kendilerini anlayan markalara sadık olurlar.

5-Marka deneyimi sunmak: Tüketiciler bir ürünü seçme, satın alma ve tüketme evrelerinde kendilerini iyi hissetmek isterler.. Bilgi almak istediklerinde bilgiye, sorun çıktığındaysa çözüme anında ulaşacak bir çerçeve olmasını beklerler. Kalıcı şirketler, sadece üretime değil, ilişki yönetimini de büyük yatırım yaparlar.

6-Yenilikçilik: Sürdürülebilir başarı için daima yeniliklere açık olmak gerekir. Oysa, bazı şirketler kendilerine başarı getiren formüller konusunda çok tutucu davranıyorlar. Değişime kapalı olmaları onların yeni nesillerle etkileşim sağlamalarını engelliyor, yenilikçi rakipler karşısında güçlerini ve çekiciliklerini azaltıyor.

7-Şirket değerleri: İnsanlar giderek tükettikleri ürün ve hizmetlerin ardındaki şirket konusunda daha sorgulayıcı oluyorlar. Kuruluşlardan içinde yaşadıkları topluma ve dünyaya karşı daha sorumlu davranmalarını bekliyorlar.  Etik değerlere sahip olmayan şirketlerden uzaklaşıyorlar.

Ülkemizin en köklü markalarından Vakko’nun yaratıcısı Vitali Hakko’nun özetlediği gibi bir kuruluş, “Yaratamazsa, üretemiyor. Üretemezse, pazarlayamıyor” Bu kutsal üçlüyü bir bütün olarak gören, yaratmaya, üretmeye ve pazarlamaya sürekli yatırım yapan kuruluşlar kalıcı başarılara imza atarak, rakiplerini geride bırakıyor.